“Çevresi çok geniştir, mutlaka yardımcı olur, onun bir tanıdığı vardır” diye düşündüğünüzde aklınıza ilk kim geliyor? İşte bu kişi hayatında ciddi bir sermayeye sahiptir. Ben “sosyal sermaye” kavramına böyle bakıyorum. Sadece “sözüne güvenilir” insanların çevrelerinde, bir telefonla iş bitirebileceği kadar güvenilir insanlar vardır. Bu ilişkileri yaratmak ise emek ve zaman ister.

Eğer iş sahipleri ortalama 5 yıldır iş yaşamının içerisindeyse, yaklaşık 1000 kişiyi tanıyor. Öte yandan, iş sahipleri her gün yeni birleri ile tanışıyorlar: onlara hizmet veriyorlar ya da hizmet alıyorlar. Peki bu çevrelerindeki insan kaynağının öneminin ve bu ilişkileri nasıl yöneteceklerini, derinleştireceklerini biliyorlar mı? Bununla ilgili bir stratejileri var mı? Birçoklarının ne yazık ki yok. BNI tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de iş sahiplerine bu konuda önemli bir farkındalık kazandırıyor.

Bizim söylediğimiz birşey var: krizden etkilenmeyen tek bir sermaye vardır, o da sosyal sermayedir. Ve kriz anlarında, iş sahiplerinin ayakta kalmasını sağlayan en büyük yatırımımızdır. İlişkilerimize nasıl yatırım yapmamız gerektiğini BNI’da öğrendim. Bunca yıldır iş hayatındayım, bu konuyla ilgili farkındalığa BNI sayesinde ulaştım ve keşke BNI çok daha önceleri Türkiye’ye gelmiş olsaydı diye düşündüğüm çok olmuştur. Son 5 yılda elde ettiğim bu farkındalık bana yüzlerce insanı çevreme katmamı, çevremde bulunanlarla daha doğru iş ilişkileri kurmamı ve onlarla daha kaliteli iş birliktelikleri yaratmamı sağladı.

Özetleyecek olursam, sosyal sermaye demek; çevremizle anlamlı, uzun soluklu, derinlikli ilişkiler kurmamız anlamına gelir. Ve ihtiyacın olduğunda yaratabileceğin bir kaynak değildir. Buna zaman ve emek yatırımı gerekir. Kişinin kendisi ile ilgilidir. Sosyal sermaye, ihtiyaç duyduğunuzda satılan alabileceğiniz bir şey de değildir. Yıllar içinde birikir ve her iş sahibinin, bu konuyla ilgili farkındalığı da hayatidir diye düşünüyorum.

Toplantılara ilk katılmaya başladığımda operasyonun nasıl sistematize edildiğinin farkında değildim. BNI, dışarıdan çok basit bir şey gibi algılanabiliyor, bu sizi kesinlikle yanıltmasın! Fikir gerçekten sıradan gibi gelse de, süreç son derece komplike.

Üye olduktan sonra bu toplantıların adım adım nasıl takip edildiğini görünce, bunun sıradan toplantılar olmadığını anlamam uzun sürmedi. BNI’da her üyenin toplantılara saat kaçta gelip gittiği, toplantılara katılmadığı haftalar, kendisini temsil etmesi için kaç kez ve kimleri ne zaman gönderdiği, ücretsiz eğitimlerden hangilerini aldığı ve alması gereken diğer eğitimlerin listesi, toplantılara beraberinde getirdiği misafirlerle ilgili tüm detaylar, diğer üyelerle yaptığı Birebir İş Görüşmeleri ve bu görüşmelerin nerede yapıldığı, gruba yaptığı iş yönlendirmeleri ve aldığı iş yönlendirme sayılarına kadar her şey kayıt altında. Bu kadar çok detayın istatistiklenmesi beni gerçekten inanılmaz etkilemişti.

BNI ile ilgili toplantılarımızda misafirlerimizi mümkün olduğunca bilgilendirmeye çalışıyoruz, lakin BNI’ya dahil olmadan kimse bu organizasyonun gücünü tam olarak anlayamıyor. BNI gerçekten dev bir sistem. Bu sistemin dünyanın diğer 75+ ülkesinde işlemesi gibi, Türkiye’de de aynı şekilde yürütülmesi için harcanan emeğe her hafta tanıklık ediyorum ve o emeği harcayanlardan biri olduğum için de çok iyi biliyorum.

Organizasyonun, Türkiye’deki başarısının ardındaki gerekçenin ise, hiçbir üyeyi kayırmayan adaletli yapısı ve sarsılmaz disiplini diye düşünüyorum. Bu sistemi ve disiplini takip etme konusunda bazı üyeler zorlansa da, onlar bile organizasyonun başarısının temel nedenini bu sınırsız takip ve yönetim sistemlerine ve etik değerlerine bağlıyorlar.

BNI kesinlikle her iş sahibinin içinde olması gereken global bir platformdur.